dislanze
v10
today : | at : dislanze | safemode : ON
> / home / facebook / twitter / exit /
name author perms com modified label

Kırım Kongo Kanamalı Ateşi Nedenleri Ve Belirtileri (Kene Isırması) Süleyman Akyıldız rwxr-xr-x 0 Temmuz 02, 2015

Filename Kırım Kongo Kanamalı Ateşi Nedenleri Ve Belirtileri (Kene Isırması)
Permission rw-r--r--
Author Süleyman Akyıldız
Date and Time Temmuz 02, 2015
Label
Action

Kırım Kongo Kanamalı Ateşi Nedenleri Ve Belirtileri (Kene Isırması)

Kırım Kongo kanamalı ateşi tedavisi ve korunma

Kırım Kongo kanamalı ateşi (KKKA), viral hemorajik ateşler grubundan bir hastalıktır ve yakın geçmişte ve günümüzde Türkiye'de salgınlar yaptığı için önem kazanmış bir hastalıktır.

KKKA hastalığı ateş, yaygın vücut ağrısı, vakaların bazılarında deride, mukozada ve iç organlarda kanama ile seyreden kene kaynaklı viral bir enfeksiyondur.

Kırım Kongo kanamalı ateşi nasıl bulaşır?

Kırım Kongo kanamalı ateşi kene ısırması ile bulaşan zoonoz bir hastalık olup, multisistemik tutulumun yanı sıra, hastalık ciddi oranda yayılım ve ölüm oranları ile karakterizedir. Hastalığın etkeni olan RNA virüsü kenelerden hayvanlara ya da direkt kenelerden insanlara bulaşabilir. Hayvancılık ile uğraşan insanlar virüsü, virüs bulaşmış hayvanlardan alabilir ve bunlar en fazla risk grubunu oluştururlar.

Kırım Kongo kanamalı ateşi hastalık bulaşmış kişilerin kan ve vücut salgıları ile de insandan insana bulaşabilen bir hastalıktır. Bu nedenle bu grup hastalar ile ilgilenen sağlık çalışanları yeterli bilgi ve donanıma sahip olmalıdır.

Hastalığın zoonotik geçişinin yanı sıra, daha az görülen ancak önemli diğer bir geçiş yolu ise nazokimial (hastane kaynaklı) geçiştir. KKKA vakalarını takip eden sağlık çalışanları iğne batması, enfekte kan, salgılar ile mukozal kontakt ve cerrahi yaralanmalar yolu ile virüsü alabilirler. Hastalığın hava yolu ile geçmediği bilinmektedir.

Kırım Kongo kanamalı ateşi hastalığı için kimler risk altındadır?

KKKA hastalığı için endemik olan bölgelerde büyükbaş hayvancılık ile uğraşanlar (çiftçiler, kasaplar, sütçüler, dericiler, çobanlar, veterinerler gibi), o bölgedeki görevli askeri birlikler ve doğa sporları için bu bölgelere seyahat edenler hastalık bulaşması için risk grubu oluştururlar.

Kenelerin, virüsleri her mevsim barındırma yetenekleri olmasına karşın, insanlarda KKKA enfeksiyonu mevsimsel farklılık gösterir ve çoğunlukla bahar ve yaz mevsimlerinde görülür. Türkiye'de KKKA hastalığı genellikle Mayıs ayında başlayıp Ağustos ayında sona erer. Kenelerin sıcak aylarda sayısı artar ve yetişkin olan keneler bu dönemlerde daha aktif olurlar.

Kırım Kongo kanamalı ateşi etkeni virüsler 

Kırım Kongo kanamalı ateşi hastalığına neden olan Bunyaviridae ailesinin Nirovirüs genusundan bir RNA virüsüdür. Nairoviruslar genelde tek sarmallı RNA içeren küresel yapıda yaklaşık 85 ile 100 nm çapta zarflı viruslardır.

Nairovirus genusunun üyesi olan tüm virüsler argasit ya da ixodid keneler aracılığı ile diğer canlılara bulaştırırlar. Bu virüslerden sadece üçünün ; Dugbe, Nairobi, koyun virüsü ve KKHA virüsü insanlarda hastalık etkeni olabileceği gösterilmektedir.

Kırım Kongo kanamalı ateşi kenelerinin özellikleri 

KKKA virüsleri argasid kenelerden çok ixodid grubu keneler tarafından ve bu gruptan da özellikle Hyalomma genusu keneler tarafından bulaştırılır. Keneler virüs için hem rezervuar konak hemde vektör konak rolünü üstlenirler. Virüs taşıyıcısı olan keneler virüsü yaşamları süresince taşıyabilirler.

Kenelerde virüsün taşınması mevsimsel özellikte değildir ve yazında, kışında virüsü bünyelerinde barındırırlar. Larva dönemindeki keneler genellikle küçük omurgalı hayvanlar ve kuşlara yapışarak beslenirler. Keneler daha yetişkin dönemlerinde daha büyük hayvanlardan beslenmesini sürdürürler.

İnsanlara hastalık bulaştıran kenelerde, yine yetişkin dönemdeki kenelerdir. Evcil ya da vahşi çok çeşitli büyük baş hayvanlara keneler aracılığı ile virüs bulaşabilir. Özellikle kuş türleri göçleri esnasında uzak mesafeler arasında virüslü kenelerin taşınmasında önemli yer tutarlar.

Keneler, hayatları boyunca geçirdikleri her dönemde (larva-nimf- olgun) kan emerek yaşarlar. Erkek ve dişi keneler kan emme sırasında çiftleşirler. Dişiler 3000-15000 arası yumurta bırakarak ölürler. Keneler genellikle yerde çimenliklerde, çalılıklarda, toprakta ve hayvanlarda bulunurlar. Kenelerin yüksekten sıçrama olanağı çok düşüktür. Mümkün olduğunca salgın olan bölgelerde bu duruma dikkat edilmelidir.

Kırım Kongo kanamalı ateşi hastalığının tanımlanması 

Kırım Kongo kanamalı ateşi hastalığı ilk olarak 1944 yılında batı Kırım'da tarlalarından mahsul toplayan halka yardımcı olan 200'ü aşkın Rus askerinde meydana gelen ateş ve ciddi kanama ile tanımlanmıştır. Aynı hastalık Rusya'nın farklı bölgelerinde ve Balkanlarda da tarif edilmiş, ancak etken olan virüs tam olarak keşfedilememiştir.

1967'de Kongo Cumhuriyetinde görülen bir hemorajik ateşi vakasından izole edilen virüsün, daha sonra Kırım hemorajik ateşi vakalarından izole edilen virüs ile aynı özellikleri taşıması sonucu Kırım Kongo hemorajik ateşi virüsü olarak adlandırılmıştır.

Kırım Kongo kanamalı ateşi hastalığı belirtileri 

Kırım Kongo kanamalı ateşi vakalarının çoğunluğu ani başlangıçlı (akut) ateşli bir dönemden sonra toparlanmalarına rağmen özellikle hastanede yatırılarak takip edilmesi gereken vakaların üçte birinde ölüm gerçekleşir. Fakat virüs nazokimial (hastane) yolu ile alındığında inkübasyonu zoonotik yolla alınanlara göre biraz daha uzundur ve hastalık bu yolla bulaştığında daha ağır seyretmektedir.

Yaklaşık 2-9 günlük inkübasyon periyodundan sonra hastalık ani gelişen (akut) ateş, üşüme, titreme, baş ağrısı, kas ve sırt ağrısı, eklem ağrıları ile kendini gösterir. Bu şikayetleri kusma, mide bulantısı, karın ağrısı eşlik ya da takip eder. Kollarda, bacaklarda, meydana çıkan ağrılar dayanılması zor olacak kadar şiddetli olur.

Bazı hastalarda ishal (diyare) görülebilir. Gözlerde kızarıklıklar olmadığı halde yüzde ve boyun bölgesinde kızarıklıklar oluşabilir. Bu şikayetlerin ardından ilk sırt bölgesinde sonra vücudun her tarafına yayılan kızamık tarzı döküntüler başlar. Vakaların yaklaşık % 75'inde hastalığın üç ya da yedinci gününde hastalığa özgü kanamalar ortaya çıkar.

İlerleyen vakalarda akciğer ve üriner sistem kanamaları, akciğer ödemi, kan alınan damarlarda egzamatöz kızarıklıklar, karaciğer büyümesi, bunlara bağlı boyun ağrısı, huzursuzluk hissi, kişilik bozuklukları, depresyon, koma gibi giderek ciddileşen santral sinir sistemi bulguları da ortaya çıkmaya başlar. İlerlemiş olgularda ölüm oranları %30-50 arasındadır. En sık ölüm nedeni organ yetmezliğidir. Ölüm genellikle hastalığın 4-14'üncü günlerinde gerçekleşir.

Kırım Kongo kanamalı ateşi virüsünden korunma 

Kırım Kongo kanamalı ateşi virüsünden korunmak için, virüsün bulunduğu ülkelere ya da bölgelere gitmek zorunda olanlar, özellikle hastalığın bulaşma riskinin yüksek olduğu bahar ve yaz mevsimlerinde kenelere karşı önlemlerini almalıdırlar.

Uzun kollu ve mümkün olduğunca açık renkli giysiler, uzun paçalı pantolonlar, uzun çorap, bot gibi giysiler tercih edilmeli ve giysiler düzenli olarak kene varlığı açısından kontrol edilmelidir. Yapışan keneler kesinlikle bilgisi olan ve gerekli donanımı olan sağlık merkezlerinde çıkartılmalıdır.

Cilde ve giysilere koruyucu maddeler sürülebilir. Vücuda ya da elbiselere yapışan keneler çıplak elle çıkarılmamalıdır. Hastalık varlığı olan ülkelerde ve bölgelerde hayvancılık ile uğraşanlar (kasaplar, et, süt işlerinde çalışanlar, hayvanların bakımında çalışanlar gibi) eldiven gözlük gibi koruyucu eşyalar kullanmalıdırlar.

Kırım Kongo kanamalı ateşi vakalarının hastaneye yatırılması itibari ile sağlık çalışanlarının nazokomial (hastane yolu ile bulaş) açısından uyarılmaları ve gerekli koruyucu önlemleri almaları gereklidir. KKKA vakaları izole odalarda takip edilmeli ve oda ziyaretleri engellenmelidir veya kısıtlanmalıdır. Hemorajik ateşi şüphesi taşıyan hastalar hasta olmadıkları ispat edilene kadar izole odalarda KKKA vakaları gibi takip edilmelidir.
Hastaların ilk değerlendirme amaçlı alınan, kan ve diğer vücut sıvıları uygun koruyucu önlemler altında alınmalı ve bu numuneler su geçirmez dayanıklı kaplarda ve üzerinde hastalığın belirtildiği uyarılar ile laboratuvarlara gönderilmelidir.

Genel olarak eldiven, maske, gözlük ve koruyucu önlük kullanımı kan ve diğer vücut sıvılarından korunmak için yeterlidir. Hasta odasına giren ve hastaya bir metreden daha fazla yaklaşan, bu önlemleri mutlaka almalıdır. Virüsün enfekte cansız yüzeyler ile de bulaşabileceği bilinmelidir. Enfekte iğne, bistüri gibi delici, batıcı ve yaralanmaya neden olabilecek etkenlere karşı dikkatli olunmalıdır.

Cerrahi müdahalede bulunacak ekipler uyarılmalıdır. Tanı laboratuvarları önlemlerini almalıdır. Cansız yüzeyler uygun dezenfektanlar ile temizlenmelidir. Hasta için kullanılan çarşaf ve benzeri eşyalar uygun çamaşır suyu ile yıkanmalı ve kaynatılmalıdır. Kullanılan iğne ve benzeri malzemeler gerekli dezenfektanlar kullanılıp, çamaşır suyu içerisinde bekletildikten sonra imha edilmelidir. Ölüm ile sonuçlanan vakalar ile temas edilmemeli veya en aza indirilmeli, su geçirmez meteryaller ile sarılmalıdır.

0 yorum:

Yorum Gönder