dislanze
v10
today : | at : dislanze | safemode : ON
> / home / facebook / twitter / exit /
name author perms com modified label

Türkiye’de olmayan tek şey kafa yapısı! Süleyman Akyıldız rwxr-xr-x 0 Mart 07, 2016

Filename Türkiye’de olmayan tek şey kafa yapısı!
Permission rw-r--r--
Author Süleyman Akyıldız
Date and Time Mart 07, 2016
Label
Action
Hürriyet'in, bilim insanı Canan Dağdeviren ile yaptığı röportajın tamamına buradan ulaşabilirsiniz. Kendi alanımızla alakası olmasa da sizin için arada etkili röportajları blogda paylaşmaya çalışıyorum.

Çabalayan biri kaybeder mi? Gerçekten mücadele eden birinin kaybedeceğine asla inanmıyorum. Bakın ne diyor:
... fizik okumaya karar verdim. Annem hariç hiç kimse beni desteklemedi. Herkes fiziğin beni mutsuz edeceğini, başarılı olamayacağımı, iş bulamayacağımı söyledi. Ama öyle olmadı, her şey çok güzel ilerledi. Ben hep hayallerimin peşinden koştum.
Üniversitede hocaların "hayaliniz ne?" sorusunu çok sevmezdim. Herkesin de tek bir cevabı olurdu anlam veremezdim. Kendinizi kısıtlamayın. Ne yapacağını bilmeyip boş durmak ile ne yapacağını bilmeyip birçok şey yapmak arasında uçurum olduğunun altını çiziyorum. Bakın ne diyor:
Yapmak istediğim şeyleri insanlara anlatmakta zorlanıyordum. Bir keresinde bir Türk hocam şöyle demişti; ‘Canan sen daha ne yapacağına karar verememişsin. Farklı farklı şeylerle ilgileniyorsun, odaklanamıyorsun’. Ben de şöyle cevap vermiştim; ‘Tam da yapmak istediğim bu; bütün alanları içeren bir şey ve olmayan bir şey. Ben olmayan bir şeyi farklı alanlardaki bilgileri toplayarak yapmaya çalışıyorum.’ Tabii bu cevap hocamı tatmin etmemişti. Hatta bana demişti ki ‘Senden fizikçi olmaz!’ Gerçekten de öyle aslında, tam da fizikçi değilim. Bir çok alanı entegre edip ortaya bir şeyler çıkartmaya çalışıyorum. Mekanik mühendisleriyle çalışıyorum, tıp doktorlarıyla çalışıyorum, mimarlarla çalışıyorum. Türkiye’deyken biraz kendimi anlatmam problem olmuştu. Çok önyargıyla yaklaşılmıştı.
Kimsenin anlamasına gerek yok. Siz uğraşın. Bakın ne güzel demiş:
(Annemin) Çok basit ama çok etkili bir cümlesi vardır, her kötü zamanda o aklımdadır; herkes kendi hayatını kendisi yaşar. Ben de kendi hayatımı kendim yaşıyorum. Kendime inanıyorum ve yapmak istediğim işlerin bir çok kişiye yarayacağını düşünüyorum. Aslında bunu hepimiz biliyoruz, çok kısıtlı bir süre için dünyadayız. Bu kısıtlı zamanda çok iş yapmaya çalışıyorum.
Röportajda en etkilendiğim kısım farklılıklarımızla alakalı verdiği çok güzel bir örnek. Dün Twitter'da bir istatistik paylaşmıştım (Kim diğer ırktan insanlarla beraber yaşamak istemiyor; Türkiye'de bu oran %20-30. (xenophobic ülkeler)). Türkiye'nin bu konuda kafa yapısını değiştirmesi gerekiyor. Bizi homojenliğimiz değil; farklılıklarımız güçlü yapacak.
Ben öğrencilerime hep şu örneği anlatıyorum. Bilim dünyasında ‘yarı iletken’ denilen bir olgu var. Yarı iletken malzemeler bilgisayardan kameraya her şeyin ana taşı. Ama onların çalışmasını sağlayan tek şey içlerindeki azınlıklar. Azınlıkların içinde olmadığı bir materyalin aynı işlevi görmesi mümkün değil. Bütün atomların aynı olduğunu düşünün. Çalışması mümkün değil. O kristal yapının içinde farklı atomların bulunması gerekiyor ve bu farklı atomlar olaya işlevsellik katıyor. Bu örnek devletler ve hükümetler için de geçerli bence. Bizim işlevsel olmamız gerekiyor. Farklı insanları, farklı vizyonları ve düşünceleri bir araya getirmemiz lazım.
Kafa yapısı önemli! Bir bilim insanının artık bu konuda derdi olmamalı...
Burada yapabileceğim her şeyi ben aslında Türkiye’de de yapabilirim. Burada kullandığım malzemeler de aletler de Türkiye’de var. Türkiye’de olmayan tek şey kafa yapısı. Ben burada kendimi anlatmak zorunda değilim. Ama Türkiye’de yapmak istediğim şeyi insanlara kabul ettirmek zorundayım. Onları ikna etmek zorundayım. Ama bunun için vaktimiz yok. Her şey çok hızlı ilerliyor. Bizim bilimsel farkındalığı arttırmamız lazım. Bilimle uğraşmak var olan bürokrasinin daha hızlı ilerlemesini sağlamayı gerektiriyor. Kişisel görüşleri bir kenara bırakıp bilimde ortak bir noktaya gelmek gerekiyor. Mesela Amerika’da siyah-beyaz, sağcı-solcu hiçbir hoca bu tür bu fikirlerini öne çıkarmadan yapmaları gereken şeyi yapıyorlar kavgasız ve gürültüsüz şekilde. Çünkü bilimin önemine inanıyorlar. Arkalarında onları izleyen yeni bir jenerasyon var; örnek olmaya çalışıyorlar. Türkiye’de de bu gerekiyor.

0 yorum:

Yorum Gönder